
Malzemesi yay ve ok olan, keskin göz ve hassas sinir gerektiren bir spor. Ata sporu olduğu da söylenir...
Kolay gibi gözükmesine rağmen gerçekte hiçte çocuk oyuncağı olmayan spor dalı, yayı belli bir açıda tutmadığınızda kiriş kolunuzun derisini yırtıp kaslarınızı zedeleyebiliyor. Birde uzun kollu insanlara göre bir spor olduğunu belirtmek lazım. Branş hakemi olmanın en kolay olduğu spor dallarından biridir.
Yayın üzerine takılan, çoğu zaman uzaktan abuk subuk görünen ama çok yararlı aygıtlarla okçunun isi kolaylaştırılır. Milimetrik atış yapar, uca takılan denge sağlayıcı sopayla daha sağlam tutuş elde eder. Nitekim önemli olan yoğunlaşmak ve kuvvetli kol kaslarına sahip olmaktır, bir sure sonra yay acayip titremeye baslar çünkü. Yorucudur da, en başta paso 12den vururken 1 saat sonra oklarınız sarıyı bile görmeyebilir.

Dışı seni içi beni yakar denilen cinsten bir spordur. Dışarıdan çok kolay görünür ama siz bir de yarışma sonrasında yarışma alanından dağılan okçuların yüzlerine bakın. "ter döktürmez bile" iddiasında bulunanlar bu sporun hakkını ver

erek yapmamışlardır çünkü ok atmanın yorgunluğu bir anda patlama yapılan, devamlı üst düzey gayret sarf etmenizi (koşmak gibi) gerektiren bir spora benzemez.

İçten içe tüm vücudunuzda hissedersiniz ve bir kaç saatin ardından kolunuzu kaldıramayacak hale gelebilirsiniz. Bir de zihin yorgunluğu vardır ki o da a

yrı bir mevzudur. Teknik de maalesef bir ay kadar kısa bir sürede öğrenilmez, ha deyince oturmaz, yıllar sonra dönüp dönüp teknik çalışmanız gerekir. Tüm bunlara rağmen ilginç bir şekilde bağımlılık yaratır, kirişi bıraktığınız ve hedefi ortadan vuracağınızı hissetliğiniz anın tadını ömür boyu unutamazsınız. İtiraf etmek lazım ki ciddi şekilde yapmak için kendinizden çok şey vermeniz gerekir ve her zaman da karşılığını alamayabilirsiniz. Bu yüzden de akıllı(!) insanın yapacağı iş değildir yönünde söylentiler çıktığı vakidir.
Bu spora yeni başlayacaklar öncelikle bilmelidirler ki, o makarayı çekmek kolay değildir. O yüzden alıştırma yayları diye tabir edilen düz yaylarla başta boş yay çekmeyi öğretirler. Bütün antrenman boyunca düzgün yay çekmeyi öğretirler ki bu aslında temeldir. eğer sen düzgün yay çekemezsen o ok, yanda atış yapanın kafasına bile gidebilir. Ufak bir tavsiye, boş yay çektikten sonra sakın bırakmayın! Yavaşça, eski konumuna geri getirin.
Bu alıştırmayı evde plates lastiği denen

zımbırtı ile de yapın ki tam otursun. Ayrıca bu alıştırma kol ve sırt kaslarının geliştirmek içinde yararlıdır. Zira 2 saatlik bir antrenman sonunda yayı tutan kolunuz baya bir ağrı yapar.
Bu işte en önemlisi konsantrasyondur. Zaten sessiz bir ortamda atış yaparsınız kimse size karışmaz, çalarsa hafif bir müzik çalar ortamda. Atış yaparken yapmanız gereken hedefi tam 12 den vurmak değildir en başta. Amacınız oklarınızı olabildiğince bir arada toparlamaktır. İsterseniz hedefin götünü vurun ama oklarınız bir aradaysa orada bir gelişme vardır.

İyi atış yapmanın bir diğer önemli yanı kendi malzemelerinizin olmasıdır. Gittiğiniz yerde size ok, yay verirler ama onlar ortalık malı olmuştur. Sizin boyunuza uygun yay ve oklar her zaman olmayabilir. Olsa dahi ince ayarlar çok önemlidir ok atarken. Siz açıyı doğru görürsünüz ama ok bambaşka yerlere gider sizde ne oluyor ya dersiniz. Kişisel araştırmam neticesinde 1500 lira gibi bir maliyetle tam seti temin edebilirsiniz. Türkiye’de bu bağlamda kendi başınıza almak biraz zor olabilir, büyük ihtimalle kazıklanabilirsiniz. Bu yüzden antrenman yaptığınız yerde ki koçunuzdan yardım isteyin. Onlar hem malın iyisinden hem ucuzundan anlar gerekirse sizin yerinize pazarlık yapar. Ama onlarda sizi kazıklayabilir.
Bir diğer mevzu çabuk sıkılabilir bir yanı var okçuluğun. Çok bir atraksiyonu yoktur. Bilinen bir yanılgı

okçulukta en yüksek puan 12 değil 10 dur.
Yalnız sizi inanılmaz tribe sokar bu spor. O belinize bağladığınız sadaktan ok almak, güzel bir yayınız varsa (turuncu ise yakar yıkar ortamı), ve de atışlarınız iyi ya da iyiye gitmeye başlamışsa gelecek antrenmanı iple çekerseniz.
Hayvan şeklinde yapılmış bir yapay hedef
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
sağol dostum. okun düz gitsin emi!